top of page

Türkçülüğün Yeni Yöntemi




Günümüzde Türkçülük fikrinin belirli bir sistematiği veya herkes tarafından kabul edilen, toplumu ortak bir zeminde buluşturan bir tanımı yapılamamıştır. Bu düşüncenin temellerini sistemli bir biçimde ele alan ilk kişi, Türk düşünce dünyasında önemli bir yere sahip olan Ziya Gökalp’tir. Gökalp’in Türkçülüğün başarısı için belirlediği aşamalar, hem pratik hem de sistemli bir yol haritası sunmaktadır. Bu aşamalar sırasıyla; Türkiye Türkçülüğü, Oğuz Türkçülüğü ve nihayetinde dünya Türklerinin birleşmesi şeklindedir. Gökalp’in öngörüsüne göre, ilk olarak Türkiye’de yaşayan Türkler arasında bir milli birlik sağlanmalı, ardından Oğuz boylarına mensup diğer Türklerle güçlü bir dayanışma kurulmalı ve en nihayetinde, tüm dünya Türkleri ortak bir düşünce etrafında birleşerek tek çatı oluşturmalıdır.


Ancak günümüzde Türkiye Türkçülüğü, malesef, bir bütünlük arz etmemektedir. Birçok grup, kendi görüş ve çıkarlarını merkeze alarak bu fikir etrafında farklı yollar çizmektedir. Her birey veya grup, kendi ideolojisini ve görüşlerini ön plana çıkartarak Türkçülüğü şekillendirmeye çalışmakta; bu da birlik ruhunun sağlanmasını zorlaştırmaktadır. Bu noktada, Türkiye Türkçülüğünün sistemli bir yapıya kavuşabilmesi için, Gaspıralı İsmail Bey’in Türkistan’da yürüttüğü çalışmalar gibi, Türkiye’de de kapsamlı eğitim ve kültürel projelerin uygulanmasının büyük fayda sağlayacağı muhakkaktır. Türk milletine, köklü bir milli bilinç kazandırmak için eğitim ve kültür faaliyetlerine daha fazla önem verilmelidir. Bu sayede, Türkçülük fikri, toplumsal bir zeminde kök salabilir ve daha geniş bir kitleye hitap edebilir.


Türklerin Birleşme Yolları ve Birlik İlkeleri


Eğer amacımız Türklerin birleşmesini sağlamaksa, bu birlikteliğin nasıl mümkün olabileceği üzerine de düşünmeliyiz. Tarih boyunca, milletler arasında birlik oluşturmanın en temel şartı, farklılıkların ya minimize edilmesi ya da göz ardı edilmesidir. Türkçülük ve milliyetçilik fikrini benimsemiş birçok grup bulunmaktadır. Ancak bu grupların birçoğu, diğer grupları kabul etmemekte ve her biri kendi görüş ve liderliğinde bir oluşum meydana getirmek istemektedir. Bu durum, Türkçülüğün bir düşünce sistemi olarak topluma mal olmasını engelleyen en önemli sebeplerden biri haline gelmiştir.


Türklük bilinci taşıyan herkes için geçerli olması gereken bazı ortak ilkelerden bahsetmek gerekir. Öncelikle, canımıza, malımıza, vatanımıza ve bayrağımıza bir tehdit olmadığı sürece, mücadelemizi silahlı yöntemlerle değil; siyaset, eğitim, ekonomi ile fikirlerimizi yayarak sürdürmeliyiz. Silahlı mücadele yerine toplumu kalemle, siyasetle ve bilgi ile donatarak daha uzun soluklu bir birlik oluşturmak mümkündür. Hiçbir Türkçü birey; çete, tarikat, cemaat veya terör örgütüne dahil olmamalı; bunlardan uzak durmalıdır. Türkçülük, illegal yapılar yerine, hukuki ve meşru yollarla kurulmuş yapı ve derneklerle sürdürülmeli, ilerlemelidir.


Siyasi ve Kültürel Tutumlar


Türkçü düşünce, herhangi bir siyasi ideolojinin arka bahçesi olmamalıdır. Türk milliyetçisi, salt ırk temelli bir düşünceyi değil; Türk kültürünü, değerlerini ve tarihini savunan bir kültür milliyetçisidir. Bir Türk milliyetçisi, Türk halkının kültürel varlığını koruma ve geliştirme mücadelesi vermelidir. Türklüğü sevmek ve korumak, siyasi görüşlerden bağımsız bir duruştur. Türk milletini seven bir kişi, siyasi yelpazenin sağında veya solunda olabilir; bu, Türklüğe olan bağlılığını değiştirmez. Türk milliyetçisinin rotası, dış güçlerin etkisi altındaki bir çizgi değil, Türkistan ve Türk dünyasıdır. Eskiden söylenmiş bir söz gereği Ne Amerika,ne Rusya, ne Çin herşey Türklük için. Fikir önderlerimiz Türk tarihinin derinliklerinden çıkmış olan Türk kültür ve düşünce hayatına katkı sağlamış Türk büyükleridir; batıdan veya doğudan gelen bir şahsiyet değil.


Din ve Birlik İçindeki Rolü


Türkçü hareket içinde dini yaklaşımlar, hassas ve titizlikle ele alınması gereken bir konudur. Din, toplumun birleştirici değil, ayrıştırıcı bir unsuru haline getirildiğinde, birlik hedefi zarar görür. Türklüğünden gurur duyan her birey, hangi dine mensup olursa olsun, Türk milleti için bir değer taşır. Din, toplumun bir parçası olan bireylerin kişisel bir tercihidir ve bu konuda herkesin birbirine saygılı olması elzemdir. Kimileri "Neyleyim Allahu Ekber demeyen Türk'ü" diyerek müslüman olmayanları dışlar bir tutum sergilerken öbür yandan kimileri de, "Tengriye inanmayan Türk eksiktir " diyerek Tengriciliğe veya şamanizme yönelmeyen Türkleri Araplaşmakla suçlamaktadır. Bu tanımlamaların tümü ayrıştırmak üzeredir. Yaklaşımlar tamamen din penceresinden yapılırken birlik ruhumuza zarar vermektedir. Bu inançlar dışındakileri Türk kimliğinden saymamaktadır. Bu tür ayrıştırıcı yaklaşımlar, Türkçü düşüncenin ortak bir zeminde toplanmasını engellemektedir. Din konusunda saygı, anlayış ve hoşgörü temel alınmalıdır. Türkçü bireyler arasında din üzerinden bir ayrım yapılmamalı; herkes, inanç hürriyetine sahip olarak görülmelidir. Toplumsal sinir uçları ile oynamak yerine, Türkçü düşünce sahipleri sosyal sorumluluk projeleri, maddi ve manevi yardımlaşma faaliyetleriyle topluma katkı sunmalıdır. Böylelikle hem toplumda güven inşa edilir hem de birlik için sağlam temeller atılmış olur.


Türk Gençliğinin Yetiştirilmesi ve Eğitim Sistemi Önerisi


Türkçülük hareketinin sağlıklı bir geleceğe ulaşması, ancak yeni nesillerin bilinçli bir şekilde yetiştirilmesiyle mümkündür. Bu noktada, Türk gençlerinin sahip olması gereken temel özellikleri belirleyerek onları donatmak ve Türkçülüğü aydın bir seviyeye taşımak gerekmektedir. Bu doğrultuda üç aşamalı bir eğitim sistemi öneriyoruz.


1. Türklük Bilinci Kazandırma Aşaması: İlk aşamada, gençlerde Türklük heyecanı ve gururu uyandıracak eserler ve konularla bir farkındalık oluşturulmalıdır. Türk tarihinin önemli olayları, Türk kültürünün temel değerleri ve Türk milletinin başarı hikayeleri, bu seviyede gençlere aktarılmalıdır. Bu şekilde, gençler, Türklüğe olan bağlılıklarını ve sevgilerini güçlendirecek bir temel oluşturacaklardır.



2. Bilgi Odaklı Eğitim Aşaması: İkinci aşamada, gençler daha derinlemesine bilgi edinecekleri bir programa yönlendirilmelidir. Bu aşamada, Türkiye’nin tarihini, coğrafyasını, kültürünü ve Türk dünyasının genel özelliklerini öğrenmeleri sağlanmalıdır. Böylece, gençler kendi köklerini tanıyacak, Türk milletinin tarihsel mirasını derinlemesine kavrayacaktır.



3. Evrensel Fikir ve İdeolojilere Açık Aşama: Son aşamada ise gençler, dünyadaki ideolojileri ve farklı kültürleri tanıyarak tam anlamıyla donanımlı bir birey haline gelmelidir. Bu aşamada, dünya tarihindeki ideolojiler, dinler ve felsefi akımlar hakkında genel bir bilgi sahibi olmaları sağlanmalıdır. Bu şekilde, gençler hem ulusal hem de küresel düşünce sistemlerine karşı bilgili ve donanımlı olacak, kendi kültürlerini koruyarak dünya vatandaşı olma yolunda adımlar atacaktır.


Sonuç olarak, Türkçülük, gençlerin bilinçli, donanımlı ve milli bir ruhla yetiştirilmesiyle geleceğe taşınabilecektir. Baştan sona nitelikli bir Türk bireyi yetiştirme arzusu, Türkçü düşüncenin temel hedefi olmalıdır.

 
 
 

Comments


bottom of page